AoZo Güncel - Gezi, fotoğraf ve hayata dair

11.3.07

Şubat seyahatleri

Bu yılın tüm iş seyahatleri aynı aya denk gelince oğlumun beşinci ayınının neredeyse yarısını kaçırmış oldum. Dolayısıyla fotoğraflar da azaldı bizim flickr sitesinde belki farketmişsinizdir.

Ayın başında 5 gün Mechelen, Belçika'daydım, CIBA Vision'ın önümüzdeki yıllarda başlıyacak İtalya, İspanya ve İsviçre projelerinin kapsamını belirlemek amacıyla tüm ilgili ekiplerle burada buluşmaya karar vermiştik. Artık yakından tanıdığımız bu ufak şehrin güzel yemekleri ve Belçika'nın biraları bu haftayı yoğun çalışma temposuna ve kötü havaya rağmen dayanılabilir kıldı. Geçen sene keşfettiğimiz yılda sadece bir gün üretilen %11 alköllü inanılmaz bir tadı olan Mechelen'in Gouden Carolus birasını tekrar tatma ve hatta bir şişe de yanımda geri getirme fırsatı buldum bu sefer.

Belçika'dan döndükten bir hafta sonra 3 günlüğüne bu sefer yine proje çalışması için CIBA Vision'ın kontakt lens fabrikasının bulunduğu Puerto Rico'ya düştü yolum. Üç buçuk saatlik uçuş sonraı mevsim ve ülke değiştirmiş gibiydik, ama hala Amerika topraklarındaydık. Maalesef Puerto Rico'dan fazla birşey göremedim kaldığımız 2 gün içinde. Akşam San Juan'da Parrot Club adlı bir yerde güzel bir yemek yedik saat 11'e doğru o kadar.




Son olarak da, ay sonunda İsveç'in SAP sistemini devreye almak üzere Göteborg'a yola koyuldum. San Juan'ın yaz havasından sonra 10 gün boyunca yağmur, gri bulutlar, sıfır derece civarı hava ve oğlumdan ilk defa bu kadar uzun süre ayrı kalmak Atlanta'yı özletti tabi.

12.1.07

Bahamalarda Yeni Yıl

Üç sene önceki Hawaii kumsallarındaki yeni yıla girişimiz halen anılarımızdaki güzel yerini koruduğundan bu sene ikinci defa kış içinde yazı yaşamak üzere Eren, dayısı ve yengesi ile Bahama yollarına koyulduk. Otel yerine bu sefer deniz kenarında mutfaklı bir ev kiralamanın Eren için daha uygun olacağını düşünerek Grand Bahama adasındaki Port Lucaya yakınlarında Coral Beach Condos'da Zeynep yerimizi aylar öncesinden ayırtmıştı. Uçak biletlerimiz alınmıştı - daha o kadar erkendi ki, bilet alırken yanımızda bebek olacağını söyledik ama adını ve doğum tarihi veremedik.

Perşembe akşam üstü adaya ulaştığımızda ılık bir hava bizi karşıladı daha uçağın merdivenlerinde. Evimize yerleşir yerleşmez kendimizi kumsala attık, okyanusa bir ayak basabilmek için. Biraz soğuk, ama bir sonraki gün için umut verici uçsuz bucaksız bir deniz bizi bekliyordu.


Gündüzleri adanın güneybatı kıyısında ve rüzgarlı olan günlerde daha sakin olan Paradise Cove'da snorkel, sakin ve sığ Xanadu Beach'de deniz keyfi ve Port Lucaya Sheraton önündeki Our Lucaya Beach hareket ve kalabalık arayanlar için tavsiye edeceğimiz yerlerden.

15 dakika yürüyüş mesafesindeki Port Lucaya hemen hemen tüm akşamlarımızı ve yılbaşı gecemizi geçirdiğimiz yer oldu. Çeşitli restoranları, barları ve ortasındaki sahnesi ve kalabalığıyla çok canlı ve eğlenceli bir kasaba.

Tavsiye edebileceğimiz yerler arasında hem akşam yemeği hem de kahvaltı için gittiğimiz Le Med'i, gündüzleri de deniz kenarındaki rengarenk sandalyeleri ile dikkat çeken Prop Club ve burger'larını tavsiye ederiz.

Her sene 1 Ocak gecesi yapılan geleneksel Junkanoo festivalini kaçırmamamız karşılaştığımız her taksi şoförü tarafından tekrarlanınca, biz de Freeport'a bu geçidi seyretmeye gittik. Bize biraz basit ve zevksiz gelse de kalabalık ve güzel ışık birkaç güzel fotoğraf fırsatı verdi en azından.

İşte 6 günlük bu kısa tatil böyle hızlıca geçti. En akılda kalanlar Eren'in ilkleri tabii ki, ama bunları zaten okumuşsunuzdur burada.

Tekrar Merhaba

[ao] Uzun bir aradan sonra bu köşenin yazılarına devam etme zamanı geldi, tabi eski ziyaretçileri tekrar toplayabilirsek. Son 4 ayın başrol oyuncusu bizim rakip blogu ele geçirip tüm okuyucularımı da o tarafa çekince ben de zaten ara verilen gezi ve gezi fotolarından yoksun bu blogu bir süreliğine terk etmiştim. Ama hem E.S. (Eren'den sonra) 4 ayda gezilerimize geri dönerken hem de diğer blog takipçilerinin de farkettiği gibi fotoğraflara pek ara vermediğimden yeniden bu sayfalara da bir kaç konu bulmaya çalışacağım. Özellikle fotoğrafseverlere...

Gezi konusuna gelmeden önce her iki blogun da bizim tahmin ettiğimiz birkaç kişi dışında da bazı kişiler tarafından okunuğunu görmek çok sevindirici. İşte aylık ziyaretçi sayıları:

Eren'in Köşesi


AoZo Güncel




Tüm okuyanlara tekrar teşekkürler.

Gezi de bir sonraki yazıya kaldı bu arada....

18.8.06

Eren'in Blog'u

[eo] - Doğumum, fotoğraflarım, anılarım...
Beklerim.
http://ereninkosesi.blogspot.com/

17.8.06

Guatemala Kareleri

Guatemala fotoğraflarımdan oluşturduğum slide show'u sonunda bir film olarak burada paylaşmayı başarabildim.
Bakalım beğenecek misiniz.

13.8.06

Son 3 haftaya girerken...

zo - 6 Eylül'e (veya ona yakın başka herhangi bir tarihe) gittikçe yaklaşıyoruz. Annemlerin 24 Ağustos'da gelmesini iple çekiyoruz. Sonra da Eren'in...
Bu haftadan son resimleri burada bulabilirsiniz.

7.5.06

İstanbul'a veda ederken

Bir Türkiye seyahati daha sona eriyor. Bu sefer biraz kısa da olsa yine dolu dolu geçti evimizdeki bu sekiz günümüz. Zeynep benden 2 saat önce uçağına binip Atlanta yoluna çıkarken ben de havaalanında bir hafta daha geçireceğim Frankfurt'a gidecek uçağımı bekliyorum, bir yandan haftanın fotoğraflarını gözden geçirip, beğenmediklerimi düzeltmeye veya silmeye çalışırken.

Fotoğraflarımı incelerken ve geçen senelerin ve hatta başka şehirlerde çektiğim fotoğraflarımı da hatırladığımda dikatimi çeken şehre karakter katan toplu taşıma araçlarını resmetmekten ne kadar çok zevk aldığım. New York'un sarı taksileri, New Orleans'ın faytonları, San Francisco'nun kablolu tramvayları, Guatemala'nın "tavuk otobüsleri" ve tabii ki İstanbul'un beyaz vapurları.
Bu sene bu vapur fotoğraflarıma bir de Beyoğlu'nda giden tramvaylarını ekledim. Kalabalığı yararak giden bu nostaljik araçların fotoğraflarına baktığımda sürekli çalan zillerini duyar gibi oluyorum.

Vapurlardan bahsetmişken, İstanbul yeni vapurunu seçiyor bu günlerde. Sekiz vapur sunulmuş halka internetten oylaması için (Anket burada). Her ne kadar bugünkü vapurlar çok hoşuma gitse de penceresi daha fazla olan ve soğuk günlerde de yolcuları manzaradan yoksun bırakmayacak 8 numara benim en hoşuma giden. Bugün itibariyle 4 numaralı vapur anket sonuçlarında önde gidiyor.

Nostaljik dolmuş, troleybüs ve otobüslerini modernlerine bırakan İstanbul'un vapur ve tramvaylarına daha uzun yıllar sahip çıkacağını umuyorum.

Seneye görüşmek üzere...

1.5.06

Türkiye 2006

(Büyük resim için tıklayın.)