Maya ülkesinde bir hafta - 1

Muhteşem bir seyahat sona erdi ve Cumartesi gecesi eve döndük. Yazılacak çok sey, işlenecek çok fotoğraf ve video birikti, umarım bunları paylaşacak zamanı bulacağız bir an önce.
Daha önceden de duyurduğumuz gibi bir haftalığına Guatemala'daydık. Dört ayrı yerde kaldık bu süre içinde ve Guatemala'yı tarihi, doğası ve insanları ile, yemeği ve kültürü ile tanıdık ve çok sevdik.

19 Kasım Cumartesi günü sabah 10'daki Guatemala City'ye giden direkt uçamığızla yolcuğumuza başladık. Uçak tamamen dolu değildi, ve yaklaşık yarısı Guatemala'lıydı. Daha sonradan öğrendiğimize göre her 10 Guatemala'lıdan biri ABD'de yaşıyor, büyük çoğunluğu Los Angeles'da olmak üzere.

Uçağımız tam saatinde kalktı ve 3 saatlik kısa bir yolculuk sonucu Guatemala City'ye indik. Türkiye'ye vize uygulamayan nadir ülkelerden olduğundan (en azından bugüne kadar gezdiklerimiz arasında) sorunsuz bir şekilde pasaport kontrolunu de atlattık, burada bir miktar para bozdurup (7.5 Quetzal = US$ 1) bizi 25 km uzaktaki Antigua'ya ulaştıracak taksimize atladık. Oldukça eski olan taksimiz nedense üçüncü vitese geçemiyordu bir türlü, ve şöförümüzün terlemeye başlamasından arabada bir sorun olduğunu biz de bir süre sonra hissettik. En sonunda, bir yokuğu çıkamayacak kadar yavaşlayınca karşımıza ilk çıkan tamirciye girmeye karar verdi şöför. İspanyolca anlamadığımızı anladığından olsa gerek, bir açıklama gelmedi. Kısa bir incelemeden sonra tamircinin bir kabloyu değistirmesiyle arabamız bir daha teklemeksizin yoluna devam etti. Radyoda Real Madrid-Barcelona maçı eşliğinde 1 saat içinde Antigua'daki otelimize ulaştık.

Antigua'ya başlamadan önce kısaca bir otelimizden bahsetmek lazım. Mesón Panza Verde kendi web sitesindeki tanımına göre Antigua'nın ilk Avrupa stili Bed&Breakfast'lerinden. İspanyol koloniyal stilini yansıtan binası aynı zamanda çok güzel bir restoran da. Toplam 13 odanın dışında, çiçeklerle dolu avlusu, sanat galerisi, barı ve terası ile çok güzel bir mekandı. Antigua'nın merkezine yürüyerek beş dakika uzaklıktaydık, ki otellerin çoğunluğu zaten bu küçük şehrin merkezinin hemen etrafında.

1 numaralı küçük odamızda ufak bir şömine, mumlar, ve arkada muzların arasında ufak bir bahçe beklentilerimi aşmaya yetmişti bile.

Antigua'da yürümekten yorgun düşünce ilk akşam yemeğiz için de Panza Verde'nin restoranını denemeye karar verdik.

Antigua, 1543'de İspanyol Kolonisi yönetiminin Guatemala Krallığı'nın başkenti olarak kurulmuş ve koloninin Orta Amerika'daki en önemli şehri olarak İspanyol koloniyal mimarisinin de en önemli örneğini oluşturuyor. Volkanik bir bölgede olması nedeniyle sık sık depremlerle sarsılan şehir 1773'de tüm şehri yerle bir eden bir depremi daha yaşaması sonucu başkentin bugünkü Guatemala City'nin yerinde tekrar kurulmasına karar verilmiş.

Tüm bu tarihten geriye kalan Antigua, eskiliğini koruyan, Guatemala insanı ile birleşmiş, sokaklarında uzun uzun yürümekten çok zevk aldığımız bir yer oldu. İki gece Antigua'da kaldıktan ve şehrin tüm sokaklarını keşfettikten sonra Pazartesi sabah 4:30'da kalkarak eski Maya harabelerinin bulunduğu Tikal'e doğru yola çıkıyoruz...