AoZo Güncel - Gezi, fotoğraf ve hayata dair

27.3.05

İstanbul'u okudum bugün...

[zo] Pazar sabahlarının benim için iki vazgeçilmezi var: Anıl'ın omleti ve New York Times'ın ekleri. Özellikle, uykudan dinlenmiş uyanan gözlerimin gezmekten çok zevk aldığı 'Travel' eki.
Bu sabah yağmurla uyandık, hem de boşanırcasına... buraları görenler bilir, Atlanta'nın bahar yağmurlarını. Dünkü güneşli ve insanın derisini ısıtan güzel havasını görüp planladığımız bahçede kahvaltı planı yatıyordu bu durumda. Yine de bu haftanın en güzel sabahı, hiçbirseyin tadımı kaçırmasına izin vermem.

Fotograf: Yoray Liberman for The New York TimesSıcak kahvenin yoğun kokusunda başlıyorum gazetenin sayfalarını çevirmeye. 11'inci sayfanın başlığı "Going To Istanbul". Tüm sayfa İstanbul'a ayrılmış: hemen okumalıyım, yarın işe de götürüp göstermeliyim bizimkilere. Tüh, neden bu fotoğrafların baskısı iyi değil. Sanki niye tam bu sayfaya rastlamış bu kayık baskı... Halbuki şu Karaköy limandaki gün batımı ne hoş bir fotoğrafmış. Galata kulesi, bir tepsi dolusu baklava... Ortaköy Cami önünde Casper benzeri bir kedinin nereye konu olacağını bilirmişcesine pozu. Sanki sayfadan Beyoğlu'nun sesleri geliyor, baklavanın kokusu burnumda...

Sonunda okumaya başlıyorum. Yazı özellikle Beyoğlu ve Haliç civarını işliyor. Su böreğinden bahsederken, etsiz ve sossuz Lazanya diyor, gülümsüyorum. Bazı önerilen yerleri ilk defa duyduğum için, tanıdık olduğum bir kızgınlık duyuyorum kendime: örneğin Türk ev yemekleri için Beyoğlu'ndaki Helvetia Lokantası geçiyor ve Boğaz manazarılı bir menemen için ise Florina adında bir caféden bahsediyor yazı.

Geçen gelişimizde Food & Wine dergisinde okuduğumuz bir yazı üzerine Kadıkoy'deki Çiya'yı denemiş olduğumuz gibi kim bilir bu sene de sırada belki de Florina Café'si vardır.

17.3.05

Yıldönümü

[ao] İnanmak güç, tam beş sene oldu bugün Amerika'ya ayak basalı. Yine bugünkü gibi yağmurlu bir günde indik Atlanta'ya, diye hatırlıyorum. Geriye baktığımızda buraya gelmekle doğru bir karar verdik diyebiliyoruz artık rahatlıkla. Tahminen buradaki süremizi yarıladık, belki de geçtik yarıyı çoktan. Arkadaşlarla muhabbette herkes sık sık dönüşten bahsetse de, bunu okuyacak birçok kişinin de bildiği gibi, bu kesin dönüşü planlamak veya belli olaylara bağlamak oldukça zor. Özellikle hem buradaki hem de Türkiye'deki iş durumları bir sene ötesi tahmin edilemeyecek kadar belirsiz bizim açımızdan. Bakalım 2005 ne gösterecek...

Bugünün tarihini her sene kolaylıkla hatırlamamın nedeni 17 Mart'ın Amerika'da ve İrlandalıların bulunduğu her yerde Aziz Patrick Günü olarak kutlanması. Amerikalıların yeşil giymek ve bara gidip bira içmek olarak özetleyeceği bu günün İrlandalılar için anlamını bilmiyorum doğrusu. Ne yazık ki tatil değil.

Blog'un diğer yazarını halen bir açılış yazısı için bekliyoruz. Cumartesi seyrettiğimiz Tango Pasion gösterisini yorumlar diye bekliyordum ama maalesef... En geç Jamaica sonrası sanırım birşeyler okuruz kendisinden. 2 hafta kaldı deniz, güneş ve kuma!